Obezite son zamanlarda yaygın görülen halk arasında şişmanlık olarak tanımlanan enflamatuvar bir hastalıktır. Bireyin vücudundaki yağ kütlesi ,boyuna göre yağsız kas kütlesine oranla fazla olursa obezite riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Öyle ki; kilosundan şikayetçi olan, bu konu açılır açılmaz “Ben çok az yiyorum, hatta sabah kahvaltısı yapmıyorum. Sadece akşam yemeği tüketiyorum, sorun metabolizmamda olmalı. “ diyen bir çok insanla karşılaşmışsınızdır. Fiziksel olarak ne kadar aktifseniz metabolizmanızda aslında o kadar hızlı çalışır. Bu durumda asıl etkenler fark edemediğiniz ve kendi iradenizle başa çıkamadığınız hormonlarınızdır.
Hormonlar vücudun sağlıklı çalışmasını sağlayan habercilerdir ve birçok organa haber taşırlar. Hormonların az ya da fazla salgılanması organların işleyişini alt üst eder. Makarna, ekmek, pilav veya pizza tükettiğinizde pankreas hormonuna aslında insülin salgılamasını söylüyorsunuz ve insülin hücrelerinize kan glikozu pompalanıyor. Hücrelerinizde oluşan kan glikozu yoğunluğu kanınızı daha yapışkan hale getirir ve kan dolaşımındaki proteinlerin etrafını kaplar. Bu da hemoglobinin yani hücrelere oksijen taşıyan bir proteinin fazla çalışmasına yol açar. Aynı zamanda fazla şeker ve karbonhidrat yağa çevrilir karaciğerinizde diğer organların etrafındaki yağ hücrelerinde depolanarak metabolik sendromla ilişkili obeziteye yol açabilir.
İnsülin gibi hormonlar da proteindir. Bu süreçte sürekli salgılanan ve kanda dolaşan hormonlar da kanda yoğunluğu artmış şekerden etkilenir, bu da diğer dokulara iletimin yavaşlamasına sebep olur ve DNA’ya gerekli sinyallerin gönderilmesinin önüne geçer, fazla şeker vücutta enflamasyonda (ödem) artma oluşmasına neden olur. Zamanla bu süreç kilo dışında diyabete de yol açar.
Vücutta oluşan enflamasyon bütün sistemleri hemen hemen etkiler. Aşırı kilolu olmakla enflame (ödemli) olmak aynı madalyonun farklı yüzleri gibidir. Vücut sistematik olarak enflame olduğunda kaslardaki, eklemlerdeki, tendonlardaki ve hatta bağlardaki kronik ağrılara daha yatkın olur.
Sonuç olarak, beslenme şekline ve porsiyon fazlalığına dikkat etmeyerek tükettiğimiz özellikle basit karbonhidratlar ve doymuş yağ içeren yemekler aslında vücudumuzu çıkmaz bir yola sokuyor vücudun bütün sistemlerini yavaş yavaş ele geçirmeye başlıyor. Katkı maddeleriyle dolu işlenmiş gıdalarla gelen depresyon, stres, halsizlik, fazla kiloların yol açtığı obezite vücudunuzun imdat sinyalleridir. Bu durumdan metabolizmadan daha çok vücut hormonları etkileniyor. Bu durumları ilaçlar çözemeyebilir, aksine daha da kötüleştirebilir. Böyle bir durumda yaşam ve beslenme şeklini düzeltmek için radikal değişiklikler yapmak ve uygulamaya devam etmek gereklidir.